Tüm bunlara ne gerek vardı? Çok mu şey istemiştim, hayattan? Herkes, neyi istiyor ve arzuluyorsa, ben de aynı şeyleri istemiş ve arzulamıştım. Belki, farklı olarak, ben çok daha tutkuyla istemiştim. Ve isteklerime kavuşunca, bunlardan kolayca vazgeçmemiştim. Ama, hepimiz insanız. Zayıflıklarımız olabilir. Bunların farkında olmak, bizi daha iyi biri yapmasa da. Beni de iyi biri yapmadı. Kötü biri de değilim. Sadece korkuyordum. Korkularım, isteklerimden vazgeçmeme engel oluyordu. Yaptığım ve kötü kabul edilen her şeyin sebebi bunlardır.
İtiraf ediyorum, kocamı ben öldürdüm. Buna pişman değilim. Sadece böyle olması gerekiyordu. Başka çarem kalmamıştı. Buna mecburdum. Sonunda yakalanıp, darağacına gitme pahasına da olsa bunu yaptım. Dediğim gibi, kocam denecek zavallı, bana başka bir çözüm bırakmadı. Olabilecek her çareyi düşündüm. En sonunda bu kararı aldım. Kocam, ben hayatta oldukça, arzu ve isteklerimi sağlayabilecek yegâne güvencemdi. Tabii onun karısı olarak kaldığım sürece. Beni boşaması, benim için her şeyin sonu demekti. Beni boşamasına izin veremezdim, vermedim de. Üstelik beni, başka bir kadın için boşamak istemesi ve bunu benden son ana kadar gizlemiş olması, bardağı taşıran son damla olmuştu. Bunu öğrenince kesin kararımı verdim. Onu öldürecektim. Böylece beni boşayamayacaktı. Kocam öldükten sonra, dul bir kadın olacağımdan, arzu ve isteklerime hiç kimse engel olamayacaktı artık.
Kocamı zehirleyecektim. Bir kadının en tehlikeli silahı, zehirdir. Hele bir de düşmanları varsa, zehir vazgeçilmez olur. Kocamı, ben evde olmadığım bir zamanda zehirleyecektim. Her kadın gibi ben de kocamın bütün alışkanlıklarını biliyordum. Günlük rutinlerini, muntazam bir şekilde yerine getirirdi. Bu rutinleri, her gün saati saatine uygulardı. Planımı, onun bu rutinlerine şaşmaz bağlılığına güvenerek yaptım. Planıma göre, kocamı zehirleyecektim ancak bunu kalp krizi olarak gösterecektim. Kocam da diğer sıkıcı kocalar gibi geceleri dışarıda eğlenmek yerine, eve kapanmayı tercih ettiği için, işim daha kolay olacaktı. Ben hemen her gece, geç saatlere kadar arkadaşlarımla dışarıda eğleneceğim sıralarda kocam zehirlenecek ve anında ölecekti. Şimdi soruyorsunuz, sen dışarda iken kocanı nasıl zehirleyeceksin diye? Bunun için, önceden hazırlamış olduğum, içkiye katılan küçük buz küpleri içerisinde muhafaza etmiş olduğum zehri, evden ayrılmadan önce kocama verecektim. Kocam, çalışma odasında içkisini yudumlarken kitabını okumayı çok sever. Dışarı çıkmak için hazırlanıp kocama içinde zehir olan buzlu içkiyi verecektim. Yaklaşık bir saat içerisinde buz çözülecek ve zehir içkisine karışacaktı. İçkiyi içer içmez kalp krizine benzer bir ölüm gerçekleşecekti. Ben o saatte, kalabalık bir grupla eğleniyor olacağımdan, birçok şahidim olacaktı. Kocamın ölüsünü hizmetçi bulacaktı. Beni arayacaklardı. Ben yıkılmış bir halde, eğlenceyi yarıda bırakarak evime koşacaktım. Evime geldiğimde, kocamın ölüsünü gösterecekler ve kalp krizi geçirdiğini bildireceklerdi. Ve ben artık zengin bir dul olacaktım. İşte, bütün hikâye bundan ibaret. Kocamı ben öldürdüm. Hiç pişman değilim…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar